Malatya İnönün Üniversitesi’nde planlı panelde mütekellim Prof. Dr. Yasin Aktay, “Türkiye büyüyen tıpkısı devlet, tarihsel rolüne kavrayışsız dönüyor. Bu nedenle göç alıyor” dedi.
“Küresel-Lehçe Gelişmeler ve Türkiye’nin Ati Tasavvuru” mevzulu siyasal Malatya İnönü Üniversitesi Ahmet Yesevi Konuşma Salonu’nda gerçekleştirildi. Panele, Saika Beyazıt Üniversitesi Toplum Bilimi Bölümü Akademisyen Prof. Dr. Yasin Aktay, İnönü Üniversitesi Ahmet İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Tuncel, İstanbul Medipol Üniversitesi Siyasa Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdurrahman Babacan dil cambazı namına katılırken programın moderatörlüğünü dahi Dr. Üyesi Ahmet Sıradan yaptı. Programa, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Yakışıksız, Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Çelebi, Afrika Araştırmaları Merkezi (İNÜAFAM) Müdürü Doç. Dr. İsmail Söylemez, akademisyenler ve öğrenciler dinleyici kendisine katıldı. Panelin açılışında mütekellim moderatör Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Aşağılık, “İnsanların gözyaşı ve kanı üzerine kuvvet devşiren aynı sürü gündeş metotlar maatteessüf yeryüzünde buyruk sürmektedir. Bu yaş ve kanın akışını durdurabilecek depar yolu bittabi biz Müslümanların derdi olan insanlıkla derdi olan davası olan insanların ulaştıkları bir düzlük. Bu çerçevede hocalarımızı arkadaşlarımız çağırma etti ve bu hususta özellikle bu gelecek tasavvuru esasta öteden beri süregelen tıpkı vaka. Zımnında zaman Türkiye’nin gelecek tasavvuru toptan çağda anlayabilmek için onunla ilişkisini kurup ilgi gitmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Yasin Aktay, “Türkiye’nin tarihî sürecinden hezel ederek, “Türkiye hastalık barhana alıyor” sorunusun sebebi şudur; Türkiye büyüyen ayrımsız talih, tarihî rolüne mankafa dönüyor. Bu nedenle kafile alıyor. Yüz yıl geçmiş terk etmek zorunda bırakıldığı o sınırlara idraksiz dönüyor. Onların hepsi bizim kalkmak zorunda bırakıldığımız amma onların bizi ayrılma etmediği yerler. terk etmek zorunda kaldığımız anları bugün kutluyoruz yaşa, kurtulduk onlardan diyoruz” dedi.
Aktay, “Türkiye 2011 yılında Gündüz Feneri Baharı süreci yaşandı 1. Dünya Savaşı sonrasında oluşturulmuş olan İslam dünyası fikrine karşı yavaş benzeri itirazdı. Ati tasavvurları kurarken eskiden ne nev zorluklara maruz kaldığımızı bilmemiz gerekiyor kim gelecekteki tasavvurlarımızı az buçuk daha sağlam yapabilelim yoksa gelecek tasavvuru dediğimiz çabucak gelecekle ilgili kimi romantik hayalat bina etmek ile olamaz. Önceki geçmişimizde tığ kimdik, kim olduk, ne kuzuluk geldik ve biz şu anda kimiz? Tığ ayrımsız ulus miyiz? Birbirimizi muhip, tesanüt süresince olan, esirgeyici ve bizi benzeri araya getiren değerlerimizi bilici insanlar mıyız, değil miyiz? Bütün bunları yaptığımız şekilde ati tasavvuru önümüzde pir tıpkısı şekilde şekillenir” diyerek konuştu.
Panelde Prof. Dr. Gökhan Tuncel, mutasavvırın ne sunduğunu dile getirip, “Mutasavvırla beraber müstakil aut yöntem üretme yönüne baktığımızda Rusya- Ukrayna savaşında çokça farklı ayrımsız yerde durduk. Biz mutasavvır içre insanlara ne sunacağız onu aklık bir şekilde ortaya koymamız geçişsiz. Ihtimal bizim gine ayaklarımızın üstünde durmamamızdan kaynaklanan ara sıra sorunlarımız dahi vardır. Yani ideal siyasetle ilişkin söylemlerimiz var ama essah politiğe göstermek zorunda kalıyoruz. Zat yaptığımız aut politika çalışmalarından bahsettik amma zaman geldiğimiz noktada İsrail ile yanaşma mürekkep Zenci emirleriyle yakınlaşmada aceleten çın politiğe akıllıca kaydığımızı gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Panel böylelikle Türkiye’nin geleceğe elbette hazırlandığını söyleyen Doç. Dr. Abdurrahman Babacan “Acun anlaşılan zamanlarda kendisini yeniliyor. Bu yenilemeler bire bir salgınla, bir savaşla oluyor. Salgınla savaşın bire bir zamana balya geldiği yani bizim yaşadığımız zaman haddinden fazla nazik kırılmalara amil oluyor. Vizyonumuzu hep fevk çekmeliyiz. Zamanımızı ve enerjimizi kaybetmemeliyiz” dedi.
Panel katılımcıların soru cevabı ile sona erdi. – MALATYA
